10 Mart 2010 Çarşamba

Saçlı


Saçımı her boyatmam, kestirmem hatta fön bile çektirem sancı, korku ve garip bir heyecan benim için.. Değil zevk almak, o günler gelmesin daha çok isterim. Çıktığımda bir korku kaplar..


Kuaförden yeni çıkan Merwenin garip yüz ifadesi..
Saç risklidir, kuaförler anlayışsızdır. Sana neyin gittiğini, neyin moda olduğunu asla senin kadar iyi bilemezler. Elleri neye alışıksa, onlara göre her kadına o yakışır. Ama Merwe bilir ki bu asla böyle değildir.


Sarı renk Türk kadını için risktir. Kara kara kaşlarına meydan okumadır. Kara gözlerine yaptığı makyaj ve sarı saçalar ikilisi onu mahvedebilir..


Kızıl bir dip boya, çizgi çizgi yapılmış bir röfle, paketinden yeni çıkmış çiğ bir sarı benim kabusumdur..


Sarı saç benim kafamda, kumral bir dip boya, sıcak altınımsı ama asla küllü olmayan sarı balyajlar.. Krepe ile yakınlaşılmış, sarışın çocukların güneş gören tüyleri gibi pırıldayan, güneşte daha açık görünen sarıdır.. Kafamdaki sarı o kadar hayalsi ki ben bile ifade edemiyorum, bir erkek kuaför bunu nasıl anlayabilsin? Ondan bunu beklemem haksızlık.. ve hayal.. Ama hayalimde hep daha sarı saçlar var, dolayısıyla kuaför günü hala bana bir kabus, boyattığım saça alışmam hala en az 2 hafta zaman demek.. İşim çok zor..
İşte Sienna Miller'ın arzulanan saç rengi..

9 Mart 2010 Salı

Berlin'de ama nerede?

Sevgili ablacımla 3 gündür haberleşemedim, evet Berlin'de, kendisine tavsiye ettiğim yerlerde ve belki benim keşfedemediğim yerlerde de geziyor ama ne yaptığını bilmeyi çok isterdim.. Onunla günlük dedikodularımı; Oscar yorumlarımı, Berlin nasıl, kaç tane hayvan sevdi Zoo'da bunları konuşmak istiyorum ama bir iletişim problemi var.. Boğazımda hepsi düğümlendi kaldı..


Pediyatri yoğun bakımındayım bütün ay boyunca.. Ben benim; burada da boş kaldıkça moda bloğu ve Mart ayının muhteşem moda dergilerini okuyorum.. Bilgisayara arkadan göz süzmeler, ortada kalan dergileri karıştırıp, defileler ve çekimlerdeki kıyafetlere sıradan yorumlarıyla küçümseyen hemşire ve meslektaşım doktorlardan anormal bunalmış haldeyim..

Mis gibi, en motive, en bebek sevgisiyle geldiğim andan birkaç dakika sonra bile bir sevimsiz bir yüz ya da beni yargılayan bir sözle demotive oluyorum.. Belki ben de biraz sevimsizimdir onlara ama benim kadar üzülmediklerine de eminim..


Neyse ki bahar geliyor, dışarıda birkaç söğüt ağacı hapşırdı. (yani çok minik yaprakçıklarını bir anda çıkarıvermişler, ne zaman?? ) Bu umut veriyor.. -